Dijitalleşmenin Medeni Yargılamalara Etkisi: Yeni Dönemin Fırsatları, Sorumlulukları ve Hukuki Ufku


HSK Birinci Dairesi Başkanı

Adaletin nihai hedefi, hakkın hak edene zamanında teslim edilmesidir. Bu temel ilke, insanlık tarihi boyunca değişmemiş; ancak bu hedefe ulaşmak için kullanılan metotlar, araçlar ve usuller zamanın ruhuna göre sürekli yenilenmiştir. Hukukun kadim prensibi olan “Usul esasa mukaddimdir” sözü, bu hakikatin en berrak ifadesidir. Çünkü adalete ulaşma yolunda kullanılan araçlar, çoğu zaman bizzat sonucun kaderini belirlemektedir.

Bugün içinde bulunduğumuz çağ, dijitalleşmenin baş döndürücü hızla hayatın her alanına nüfuz ettiği bir dönemdir. Sosyal ilişkilerden ticarete, iletişimden uluslararası hukuki işlemlere kadar sınırların neredeyse görünmez hâle geldiği bu yeni düzende, dijitalleşme artık bir kolaylık değil; adaletin güvenilirliğini, hızını ve erişilebilirliğini doğrudan belirleyen stratejik bir unsur hâline gelmiştir.


Dijitalleşen Dünyada Medeni Yargının Yeni Ufku

Küreselleşmenin etkisiyle uluslararası ticaretin hacmi artmış; dijital platformlarda yürüyen sözleşmeler, sınır ötesi ihtilaflar, uluslararası aile, miras ve medeni hukuk uyuşmazlıkları önemli ölçüde çoğalmıştır. Bu çerçevede yargı sistemlerinin; elektronik tebligat, çevrim içi duruşma, dijital delil yönetimi ve elektronik dosya süreçleri gibi çağdaş araçlara entegrasyonu zorunluluk hâlini almıştır.

Adaletin gecikmesi, adaletin zedelenmesi demektir.
Bu nedenle dijitalleşme, günümüz hukuk devletlerinin omurgasını oluşturan ana sütunlardan biri hâline gelmiştir.

Bugün tebligatın dijitalleşmesiyle hızlanan süreçler, dosyaların elektronik ortamda yürütülmesi, delillerin elektronik formatta sunulması ve duruşmaların çevrim içi yapılabilmesi; hakkın hak edene zamanında ve doğru bir şekilde ulaştırılmasına hizmet eden yenilikçi uygulamalardır.



Yapay Zekâ: Dijitalleşmenin Yeni Aşaması

Dijitalleşmenin en önemli boyutlarından biri de yapay zekâdır.
Yapay zekâ; delil analizinde, süreçlerin standartlaşmasında, iş yükünün dengelenmesinde ve zaman yönetiminde çok güçlü imkânlar sunmaktadır. Yargının verimliliğini artırmak, gecikmeleri ortadan kaldırmak ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını hızlandırmak bakımından bu teknolojilerin potansiyeli son derece yüksektir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok temel bir denge vardır:

Yapay zekâ güçlü bir araçtır; fakat adalet, nihai olarak insan zekâsının, vicdanının ve hukuki muhakemesinin eseridir.

Ne kadar gelişirse gelişsin, insanın hukuki sezgisi, vicdanı, değer yargıları ve hakkaniyet duygusu yargı sürecinin merkezindeki yerini korumaya devam edecektir. Bu nedenle yapay zekâ, yargının yerine geçecek bir mekanizma değil, yargının hizmetinde kullanılacak bir destek unsurudur.



Yeni Hukuki Sorumluluk Rejimleri ve Kaçınılmaz Tartışmalar

Dijitalleşme ve yapay zekâ ile birlikte, medeni hukuk alanında yeni ve karmaşık sorular gündeme gelmiştir. Bunların başında şu kritik soru gelmektedir:

“Yapay zekânın oluşturduğu hukuki işlemlerin, yol açtığı zararların, tazminat yükümlülüklerinin sorumluluğu kime aittir?”

Bu soru ertelenemez; zira geciktirilmesi hukuki güvenliği doğrudan zedeler.

Dijital sistemlerin karar süreçlerine daha fazla entegre olduğu bir çağda, yapay zekâ kaynaklı sonuçların sorumluluğunun;

• kullanıcıya mı,
• üreticiye mi,
• sistemi işletene mi,
• yoksa tamamen yeni bir sorumluluk rejimine mi

yüklenmesi gerektiği artık sistematik biçimde tartışılmak zorundadır.



Ortak Hukuki Yaklaşımlar İçin Yeni Kurumsal Yapılar

Bu çerçevede ülkelerin, yapay zekâ ve dijitalleşme alanında çalışacak bağımsız enstitüler, araştırma merkezleri ve uzmanlık odaklı platformlar kurması; hukuki, etik ve teknik boyutları bir arada ele alacak yeni mekanizmalar geliştirmesi büyük önem taşımaktadır.

Böyle kurumsal yapılar, uluslararası uyumu artıracak; yargının dijital dönüşümünü daha sağlıklı, daha öngörülebilir ve daha güvenilir hâle getirecektir.

Sonuç: Dijitalleşme Bir Hedef Değil, Adalete Giden Yolda Bir Araçtır

Bugün konuştuğumuz dönüşümün hedefi dijitalleşmenin kendisi değildir.
Hedef; adaletin daha hızlı, daha erişilebilir, daha güvenilir ve daha etkin bir şekilde sağlanmasıdır.

Temel yaklaşımımız şudur:
En çağdaş dijital araçları kararlılıkla kullanacağız; ancak adaletin merkezine insanı, hukuki muhakemeyi, hakkaniyeti ve vicdanı yerleştiren anlayıştan asla vazgeçmeyeceğiz.

Bu doğrultuda dijitalleşme ve yapay zekâ alanında atılacak her adımın, ülkemizin yargı sistemine yeni ufuklar kazandıracağına inanıyorum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamuda Bürokraside Protokol Tuzağı: Hizmet Üretiminde Görünmeyen Bir Engel