Yargıda Yeni Dönem: Terörsüz Türkiye'nin Teşkilata Yansıyan Güven İklimi
Son yıllarda ülkemizde sağlanan güvenlik ve istikrar ortamı, yalnızca vatandaşlarımızın günlük yaşamını değil, kamu hizmetlerinin yürütülme biçimini de olumlu yönde etkilemiştir. Özellikle terörle mücadelede elde edilen başarılar neticesinde, kamuoyunda "terörsüz bir Türkiye" hedefine dair inanç giderek güçlenmiş; bu anlayış, sahada da hissedilir bir güven iklimi oluşturmuştur. Elbette bu tür bir dönüşüm, zamanla ve toplumsal tecrübe ile kabul görecek; yargı hizmetlerinin niteliğine de doğrudan yansıyacaktır.
Bu gelişmeler, yargı teşkilatımız açısından da yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir. Uzun yıllar boyunca “zorunlu görev” veya “mecburi hizmet” kapsamında değerlendirilen bazı doğu ve güneydoğu illerimiz, bugün artık birçok meslektaşımız tarafından isteyerek, gönüllü olarak tercih edilen görev yerleri hâline gelmektedir. Ancak bu yeni süreci değerlendirirken, geçmişte bu bölgelerde yıllarca büyük bir fedakârlıkla görev yapmış meslektaşlarımızın çabalarını unutmamak gerekir. Zor şartlar altında, adaletin tesisi için özveriyle çalışan hâkim ve savcılarımızın emekleri, bu dönüşümün temel taşlarını oluşturmuştur.
Öte yandan, büyükşehirlerde kent yaşamının getirdiği zorluklar, barınma maliyetleri ve ulaşım sorunları gibi etkenler de dikkate alındığında; doğu illerimiz birçok açıdan daha huzurlu ve dengeli bir yaşam ortamı sunmaktadır. Nitekim lojman sayılarındaki artış, kamu yatırımlarının yaygınlaşması ve sosyal imkânların gelişmesi bu değişimi desteklemektedir. Bu gelişmeler, görev yeri tercihlerini doğrudan etkilemekte; güvenlik kaygısından çok ekonomik ve sosyal imkânların ön plana çıktığı yeni bir yaklaşımın geliştiği görülmektedir.
Bu çerçevede, görev yerlerinin mevcut sınıflandırmasının güncellenmesi gerektiği kanaatindeyiz. Mevcut bölge sistemi korunmakla birlikte; her bölgenin kendi içinde ekonomik koşullar, lojman durumu, sosyal yaşam imkânları, ulaşım gibi kriterlere göre daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi mümkündür. Böylece tayin ve görev planlamalarında daha adil, daha şeffaf ve daha dengeli bir yapı kurulabilir. Üstelik bu bakış açısı sadece doğu bölgeleri için değil, tüm illerimizde görev şartlarının eşitlenmesi ve dengeli dağılımın sağlanması açısından da değerlidir.
Bu yaklaşım yalnızca sistemin iyileştirilmesini değil, aynı zamanda meslektaşlarımızın görev yerlerine olan aidiyetlerini ve mesleki motivasyonlarını da güçlendirecektir. Nitekim doğuya gönüllü tayin talebinde bulunan meslektaşlarımızın oranındaki artış, yargı mensuplarının mesleki sorumluluğu çevresel koşullardan bağımsız bir özveriyle benimsediklerini göstermektedir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak bizler, bu süreci titizlikle değerlendirmek ve ihtiyaçlara uygun çözümler geliştirmek amacıyla çalışmalarımıza başlamış bulunuyoruz. Tüm meslektaşlarımızın katkısıyla, yargı teşkilatımızı hem kurumsal anlamda hem de görev şartları bakımından daha ileriye taşıyacağımıza inanıyoruz.
Elbette görev yerleri ne kadar huzurlu olursa olsun, bizler için esas olan; adaletin etkin, tarafsız ve bağımsız bir şekilde sağlanmasıdır. Bu ideal, görev yerinden bağımsız olarak her bir yargı mensubunun taşıdığı en temel sorumluluktur.
Teşkilat olarak yarınlarımızın bugünlerimizden daha iyi olacağına inanıyoruz.
Turan KULOĞLU
HSK 1.DAİRE BAŞKANI